Vücutta bir takım doku değişikliği hastalıklarına sebebiyet veren Aedes albopictus ya da diğer adıyla Asya Kaplan Sivrisineği ilk kez 2009 yılında ülkemizde Artvin’de tespit edilmiştir. 2005 yılından itibaren ise metropol kent İstanbul’da görülmektedir. Asya kaplan sivri sineğini diğer sivrisinek türlerinden ayıran en büyük farkı geceleri değil gündüz aktif hale gelmeleridir. Sivrisineklerin yaşam alanlarının başında biriken yağmur suları, bataklık ve süs havuzları bulunuyor. Diğer sivrisinek türlerinden ayıran bir diğer özelliği de akarsular da da üreyebilmeleridir. Asya Kaplan Sivrisineğinin bıraktığı yumurtalar oldukça dayanıklıdır. Asya Kaplan Sivrisineği başta insanlar olmak üzere, köpek, kedi ve kuş gibi hayvanların kanını emerek beslenirler.
Asya Kaplan Sivrisineğinin yaratmış olduğu en büyük tehlikelerden biri de ısırması halinde insanlara ciddi enfeksiyon hastalıklarının geçme ihtimalidir. Isırma sonucu oluşma ihtimali olan bu ciddi hastalıklar, daha önce sıklıkla karşılaşılmadığı için tedavisi zor hastalıklardır.
Bu sivrisinek türünün birçok kıtaya hızlıca yayılmaları, söylenmekte olan enfeksiyon hastalıklarının ciddi oranda insan sıhhatini tehdit etmesi ve enfeksiyon hastalığının gerçekleşmesi halinde etkili tedavi yöntemlerinin kısıtlı olması nedeniyle Asya Kaplan Sivrisineğinin yol açtığı bu hastalıklar, özellikle son senelerde tedirginlik oluşturan ciddi bir halk sağlık sorunu haline gelmiştir.
Asya Kaplan Sivrisineğinin Sebep Olduğu Hastalıklar?
Dang Ateşi Virüsü 4 farklı virüs ailesine bağlı olan tehlikeli bir enfeksiyondur. Dang Ateşi Virüsünün en büyük belirtileri, baş ağrısı, yaygın eklem arısı, yüksek ateş ve cilt döküntüleri gibi insan sağlığını ciddi oranda tehdit eden belirtilerdir. Bu virüs çocuklar ve gençlerde daha hafif ve kolay şekilde atlatılabilirken yetişkinlerde daha ağır bir şekilde geçirildiği gözlenmiştir.
Batı Nil Virüsü vücuda bulaşmasının ardından yaklaşık iki hafta sonra belirtiklerini göstermeye başlayacaktır. Batı Nil Virüsünün en büyük belirtileri, eklem ve kas ağrıları, halsizlik, ateş, görme bozukluğu, felç ve koma gibi insan sağlığını ciddi oranda tehdit eden rahatsızlıklardır.
Sarı Humma Virüsü vücuda bulaştıktan 6 gün sonra etkilerini göstermeye başlamaktadır. Sarı Humma Virüsünün en büyük belirtileri, baş ağrısı, titreme, halsizlik ve eklem ağrılarıdır. Bu virüsün vaktinde tespit edilememesi ve tedaviye başlanmaması halinde ilerleyen dönemlerde karaciğer yetmezliğine kadar gitme ihtimali vardır. Bu virüsün ölümcül riski de bulunmaktadır.
Sağlıklı bir yetişkin vücudunda oldukça hafif geçen Zika Virüsünde en büyük tehlike arz eden kişiler hamilelik dönemindeki kadınlardır. Hamilelik döneminde Zika Virüsünün bulaşması halinde kan yolu dolaşımıyla virüsün bebeğe bulaşma ihtimali oluşmaktadır. Zika virüsünün bebeğe bulaşması halinde, mikrosefali, beyin gelişimin engellenmesi, büyüme ve gelişme geriliği gibi rahatsızlıkların bebekte görülme ihtimali olabilir. Zika Virüsü bazı durumlarda hamilelik dönemindeki kişinin düşük yapmasına hatta ölü doğuma bile sebep olabilir.
Chikungunya Virüsü
Isırığın ardından 3 ila 7 gün içinde belirtilerini göstermeye başlayacaktır. Chikungunya Virüsünün başlıca belirtileri, baş ağrısı, ateş, eklem ağrısı ve döküntü gibi rahatsızlıklardır. Bu belirtiler gün geçtikçe daha da şiddetli bir hale gelerek hastanın çok zorlu bir dönem geçirmesine sebebiyet vermektedir. Chikungunya Virüsünde en çok tehlike alanında bulunan kişiler bebekler, çocuklar, 65 yaş üstü yaşlılar ve kronik hastalığı bulunan kişilerdir.